top of page

Jake Michael Singer ve Kuşlar




JAKE MICHAEL SINGER ve kuşlar

Son zamanlarda kafamı nereye çevirsem kuşları görüyorum. Belki şehirden kasabaya yaptığım bu yolculuk zihnimde körelmiş bir yeri törpülediğinden, gözlerim de daha önce kör oldukları şeyleri görmeye başlamış olabilirler. Şehirlerden kaçın. Betona gömülmüş şehirlerden daha da çok kaçın.
Konumuza dönersek, bahçedeki ağaçlara konan güzel sesli kuşların ispinoz, mavi uzun kuyrukluların kırlangıç olduğunda hem fikir olduktan sonra martıların burada daha küçük olduğunu, kumruların apartman pencerelerine konup evleri gözetleyen küçük röntgenciler olduklarını da gördüm.

Algıda seçicilik başlayınca da gözüm demir çubuklardan yapılmış şu kuşları her yerde görür oldu. Heykel, resim ve fotoğrafçılık alanlarında üretim yapan Jake Michael Singer' ın kuşlarına bakalım. 



2021 sonunda 544 yıllık Küçük Mustafa Paşa Hamamında açtığı sergi insanı bir hayal aleminde dolaştırıyor. Şu fotoğraf Game of Thrones'un bir bölümünden değil mi?




Hayal alemi derken abartı değil. Singer'ın hayal gücünün kuvvetini ve içindeki yaratıcılığın çocuk kırılganlığını görmek için Murmarations adını verdiği sergisinde dolaşıyorum. Murmarations kelime kökeni olarak ağaçlardaki yapraklarda dolaşan rüzgarın sesi ya da akan suyun çağıltısı anlamına geliyor. Aynı zamanda gökyüzünde uçan bir kuş sürüsünün ahenkli hareketi. Benim gözümde okul çıkışı sokağa dağılan çocuklar ve annelerinin yanına koşan yüzlerce kuzunun hareketi canlanıyor. Hepsi kolektif bir bilincin bilinç dışına taşan hareketleri. Bu metaforlarla Singer daha birinci dakikadan kalbimi çalıyor.  Aklıma yeni öğrendiğim kelimelerden biri geliyor. Trouvaille.  Fransızca kelime 'Şans eseri, tesadüfen çok güzel bir şey keşfetmek' anlamına geliyor. 

Küçük Mustafa Paşa Hamamı'nın büyülü atmosferinde tavanlardan sarkan 13 adet kuş bir yandan kendi içlerindeki zıtlıkla yeni ama bir yandan  çok tanıdık geliyor. Esasında korkuluk yapımında kullanılan paslanmaz çelik malzemeyle kuş heykelleri yapmak işin özündeki zıtlığı ele veriyor. Ağır ama hafif. Tusak ama özgür. Bu kuşlar,  İstanbul semalarında görmeye çok alışık olduğumuz Devrim Erbil'in kuşlarından 'Hayat kısa kuşlar uçuyor' diyen Cemal Süreya'ya kadar farklı kaynaklardan bize ulaşan bir nehir gibi içime akıyor. Singer da bunun farkında. Bir anekdotunda, Topkapı Sarayı'nı gezdikten sonra saraydan ağlayarak çıktığını anlatıyor. İçeride gördüğü ince işçiliği ve yaratıcılığı kendi içinde duyumsadığı hislere çok yakın gördüğünü ama nihayetinde de onlar gibi bir fani olduğunu, gelip geçiliğinin idrakına vardığını paylaşıyor. Ya da ben kendi kendime o şekilde tercüme ediyorum. Güney Afrikalı bir sanatçı olduğunu düşünürsek İstanbul onun için çok da yakın bir coğrafya değil. Yine de kendini bu gen havuzuna aşina hissediyor. Dünya tarihinin bir parçası artık ona da ait oluyor. Sınırlardaki bu kayganlıktan keyif alıyor. Özümüzdeki aynılığın ve tekten çoğula, çoğuldan hiçe giden yolculuğumuzun ne kadar benzer olduğunu göstermeyi seviyor.




Bazen açık havaya yerleştirdiği bazen de bir hamamın tavanından sarkıttığı devasa kuşlarıyla içimize ama çok derine, genlerimizden bize aktarılmış damlalardan oluşmuş bir göle sesleniyor. Bu sesin yankısını Antik Mısır efsanesinde dünyanın ilk sularını izleyen Bennu kuşu da, Boğazda uçan martılar da, Zerdüşt gelenekte ruhların taşıyıcısı olduğuna inanan akbabalar da, Orta Asya'dan beri Türklerin hakimiyet sembolü olan çift başlı kartal da, tüm dünyada barışın sembolü olan güvercin de duyuyor. Ve demirden yapılmış bu devasa kuşlar, durdukları yerde sanki asırlardır oraya aitlermiş gibi yuva kuruyorlar. Singer, her bitişin bir başlangıç olduğunu vurguladığı sözleriyle bize ait kültüre o kadar yakın ki, insanın gel bir tabure çek, çay söyleyelim diyesi geliyor. Geçen hafta Bodrum'da yeni bir sergi açtığı da göz önünde tutulursa ona da öyle geliyor olmalı. 



Kendisinin de dediği gibi 'we shall meet again'.

Tanıştığımıza sevindim.

Yeni yazılarımızdan haberdar olmak için emailinizi paylaşın!

Takipte kalın!

What We Love diğer yazılarımız:

Mandallardan telefon kulübelerine 'kamusal sanat'

Paramparça ve Sanat

bottom of page